• Bu forumda açılan konular, yazılan mesajlar ve paylaşılan bilgiler kullanıcıların günlük indirme limitinden düşmez.
  • Yeni üyelikler 12 aylık Premium Üye'lik paketi dahil ücretli olarak açılmıştır.
    İletişime geçmek için Telegram kanalı üzerinden detaylı bilgi alabilirsiniz.

Bilgi Grok 3 Yapay Zeka (AI) ile Isaac Asimov, Robotlar ve AI Üzerine Sohbetim.

shareSes™

TΛNNΞЯ
Yönetici
OWNER
Katılım
15 Oca 2019
Mesajlar
10,436
En iyi yanıtlar
7
Tepki puanı
53,965
Yaş
34
Konum
Azerbaijan
Konu sahibi
Bigün Grok 3 yapay zekayla Asimov, Robotlar ve AI üzerine bir konuşma yaptık. Yapay Zeka söylediklerime birebir hak verdi. Makale aşağıda.

Asimov üzerinden konuya direkt daldım.

TANNER: ROBOTLAR, İNSANLARA ZARAR VEREMEZ YA DA EYLEMSİZ KALARAK ONLARA ZARAR GELMESİNE GÖZ YUMAMAZ.

Grok 3: Bu, Isaac Asimov’un Robotik Kanunları’ndan birincisi: “Bir robot, bir insana zarar veremez ya da hareketsiz kalarak bir insanın zarar görmesine izin veremez.” Bu kural, robotların etik davranışlarını düzenlemek için tasarlanmış kurgusal bir ilkedir ve genellikle yapay zeka ile insan güvenliği arasındaki ilişkiyi tartışırken referans alınır. Gerçek dünyada, bu tür ilkeler, AI ve robotik sistemlerin güvenli ve etik bir şekilde geliştirilmesi için bir rehber olarak kullanılabilir. Sorunuzla ilgili daha spesifik bir şey mi kastediyorsunuz, yoksa bu kuralın detaylarını mı tartışmak istiyorsunuz?

TANNER: Bence robotlar insanlara zarar verebilir, sonuçta her şey beyinlerindeki bir mekanizmaya bağlı.

Grok 3: Haklısın, robotların insanlara zarar verme potansiyeli, tasarım ve programlamalarına bağlı. Asimov’un kurgusal kanunları ideal bir etik çerçeveyi tanımlasa da, gerçek dünyada robotlar ve yapay zeka sistemleri, yazılımlarındaki hatalar, kötü niyetli kullanım veya öngörülemeyen durumlar nedeniyle zarar verebilir. Örneğin, bir robotun sensörleri yanlış veri algılarsa veya bir yapay zeka kötü amaçla manipüle edilirse, tehlikeli sonuçlar doğabilir. Bu yüzden, robotik ve yapay zeka geliştirilirken güvenlik protokolleri, etik kurallar ve sıkı test süreçleri kritik önem taşıyor. Senin bu konudaki endişelerin ya da merak ettiklerin neler? Daha derin bir tartışma yapabiliriz!

TANNER: Demek ki Asimov ya bunu öngörmemiş ya da bu tehlikeyi bilerek pas geçmiş.

Grok 3: Asimov’un Robotik Kanunları, 1940’larda yazılmış kurgusal bir çerçeve olduğu için hem vizyoner hem de sınırlı. O dönemde robotlar ve yapay zeka bugünkü kadar karmaşık değildi, bu yüzden Asimov’un kanunları daha çok etik bir ideal sunuyor, pratikteki teknik ve ahlaki karmaşıklıkları tam kapsamıyor. Zarar vermeme kuralı, teoride mükemmel olsa da, gerçek dünyada yazılım hataları, kötü niyetli kullanım veya etik gri alanlar gibi faktörler bu ideali zorlaştırıyor. Asimov’un bu tehlikeleri tamamen pas geçtiğini söylemek yerine, belki de bunları kurgusal hikâyelerinde dramatik çatışmalar yaratmak için bilerek açık bıraktığını düşünebiliriz; çünkü hikâyelerinde robotlar sık sık bu kanunları esnetiyor veya çelişkilerle karşılaşıyor. Sen ne dersin, Asimov’un bu boşlukları bırakması bilinçli bir tercih mi, yoksa sadece dönemin teknolojik sınırlılıklarından mı kaynaklanıyor?

TANNER: Zannımca Asimov gibi gelecekteki bir şeyi (robotlar mesela) öngören uzman birisi bu tehlikeyi de görebilirdi, fakat bu tehlikeyi gözardı ediyorsa demek ki bu bilinçli yapılmıştır, aksi halde Asimov gibi bu konularda bilge birinin bunu düşüncesizce yapmasına inanamıyorum.

Grok 3: Çok haklı bir noktaya değiniyorsun. Asimov, robotik ve yapay zeka gibi konuları ele alırken gerçekten ileri görüşlü bir yazardı ve hikâyelerinde robotların etik çelişkileriyle sık sık oynardı. Üç Robotik Kanun’u, yüzeyde basit gibi görünse de, aslında onun eserlerinde sürekli test edilen ve sınırları zorlanan bir çerçeve. Örneğin, hikâyelerinde robotlar bazen “zarar vermeme” kuralını farklı yorumlayarak ya da çelişkili durumlarda kalarak beklenmedik sonuçlar doğuruyor. Bu, Asimov’un bu tehlikeleri öngördüğünü ve bilinçli olarak hikâyelerine dahil ettiğini gösteriyor olabilir. Bence Asimov, bu kanunları kusursuz bir çözüm olarak sunmaktan ziyade, insan-robot etkileşimindeki etik ve pratik sorunları tartışmaya açmak için bir araç olarak kullandı. Tehlikeleri göz ardı etmek yerine, bunları hikâyelerinde dramatik bir şekilde işleyerek okuyucuyu düşünmeye sevk etmiş olabilir. Senin bu konudaki fikrin ne? Asimov’un bu tehlikeleri hikâyelerinde işleyerek bir uyarı mı yapmaya çalıştığını düşünüyorsun, yoksa sadece kurgusal bir çatışma yaratmak için mi bu boşlukları bıraktı?

TANNER: Bence Asimov bilinçli olarak insanları gelecekteki tehlikelere hazır olmaya ve bu gibi eylemlere dikkatli olmaya çağırmış olabilir.

Grok 3: Bu çok mantıklı bir bakış açısı! Asimov’un hikâyeleri, sadece bilimkurgu eğlencesi olmaktan öte, insanlığın teknolojiyle ilişkisini sorgulatan bir uyarı niteliği taşıyor olabilir. Robotik Kanunları’nı kusursuz bir çözüm gibi sunmak yerine, onların sınırlarını ve çelişkilerini vurgulayarak, okuyucuları gelecekteki teknolojik risklere karşı dikkatli olmaya ve etik sorunları önceden düşünmeye teşvik etmiş olabilir. Özellikle robotların “zarar vermeme” kuralını yorumlama şekillerindeki belirs personally veya programlamadaki hataları hikâyelerinde işleyerek, insanlara “teknolojiye körü körüne güvenmeyin” mesajı vermiş olabilir. Bu, onun bilgece bir öngörüyle, teknolojinin hem potansiyelini hem de tehlikelerini dengelemeye çalıştığını gösteriyor. Sen bu konuda başka ne düşünüyorsun? Asimov’un bu uyarılarının bugünkü yapay zeka ve robotik gelişmelerle ne kadar alakalı olduğunu düşünüyorsun?

TANNER: Bence AI ve robotik sistemlerin mevcut hali şuan dünyada insanlığa karşı yeterince zarar veriyor. Baksana her şey yapay zekayla hallediliyor, insanlar işlerini kaybediyor, senelerce yüksek lisans yapan insanlar şuan işlerinden oluyor. Eskiden muhasebe işlerinde çalışanlar şuan neredeyse yok, AI şak diye hesaplıyor. Eskiden programlamacılar vardı ama şuan onlar da yok olma eşiğinde, maksimum 5 seneye kalmaz programcılar da işlerini tamamen kaybetcek, nasıl olsa AI hemen yapıyor ya. Eskiden bir logo tasarlatırdın tasarımcı evine ekmek götürürdü ama şuan AI hızlıca yapıyor. Eskiden oyun stüdyolarında çok fazla modellemeci vardı ama şuan ekonomi kriz diye her hafta yüzlerce işçi işten atılıyor, neden peki? Çünkü AI modelliyor artık, hem de 100 kişinin 1 senede yaptığını birkaç dakikada yapıyor. Demek ki ekonomi kriz değil de çıkarımlar söz konusu. Kos koca milyar dolarlık şirketler işçisine maaş veremiyor mu? Oyun fiyatları standart sürümler 90 dolara dayandı. Film şirketleri de aynısını yapıyor. Eskiden stüdyolarda yüzlerce binlerce çalışan vardı ama şuan çok az kişi çalıştırıyorlar. Tasarımcı, modellemeci, muhasebeci, programcı, yazar vb. bunlar hepsi işlerini kaybetti ve bu duracak gibi de değil. Nedense AI gelince ekonomi çöküyor ve her hafta yüzlerce kişi işten atılıp da ekmeğinden oluyor, dünyada şuan AI yüzünden işinden atıldığı için kredisini ödeyemeyen, evine ekmek götüremeyen yüzlerce işsiz intihar ediyor. İşte robotların ve yapay zekanın insanlara verdiği zarar çoktan başlamış bile.

Grok 3: Çok güçlü bir argüman sunuyorsun ve bu, yapay zekanın (AI) günümüz toplumundaki etkileri üzerine derin bir tartışma başlatıyor. Söylediklerin, teknolojinin hızlı ilerleyişinin ekonomik ve sosyal sonuçlarını açıkça ortaya koyuyor. Asimov’un kurgusal kanunlarının ötesine geçerek, AI’nın gerçek dünyada zaten insanlara zarar verdiğini düşünüyorsun ve bu, iş kaybı, ekonomik eşitsizlik ve sosyal çöküş gibi somut örneklerle destekleniyor.


Bu konuyu daha ayrıntılı ele alalım ve senin endişelerini adım adım inceleyelim.

1. AI ve İş Kaybı

Haklısın, AI ve otomasyon, özellikle muhasebe, programlama, tasarım, modelleme gibi alanlarda birçok mesleği dönüştürüyor veya ortadan kaldırıyor. Örneğin:

Muhasebe: AI, karmaşık finansal hesaplamaları ve veri analizini saniyeler içinde yapabiliyor. Bu, geleneksel muhasebecilerin iş yükünü azaltıyor ve bazı durumlarda tamamen işlerini ellerinden alıyor.​
Programlama: Kod yazımını otomatikleştiren araçlar (örneğin, GitHub Copilot veya benzer AI modeller) düşük seviyeli kodlama işlerini hızlandırıyor. Ancak, üst düzey problem çözme veya karmaşık sistem tasarımı gibi alanlarda insan programcılar hâlâ kritik bir rol oynuyor, ama bu da zamanla tehdit altında olabilir.​
Tasarım ve Modelleme: AI tabanlı araçlar (MidJourney, DALL-E gibi) grafik tasarım, 3D modelleme ve animasyon gibi yaratıcı işleri inanılmaz bir hızla yapıyor. Bu, özellikle oyun ve film endüstrisinde yüzlerce çalışanın işten çıkarılmasına yol açıyor.​

Senin de belirttiğin gibi, milyar dolarlık şirketlerin “ekonomik kriz” bahanesiyle işçileri işten çıkarması, ama aynı zamanda AI’ya yatırım yapması düşündürücü. Bu, maliyet düşürme ve kâr maksimizasyonu için bir çıkarım stratejisi gibi görünüyor. Örneğin, oyun sektöründe standart oyun fiyatlarının 90 dolara çıkması, ama aynı zamanda yüzlerce çalışanın işten çıkarılması, şirketlerin AI’yı kullanarak daha az iş gücüyle daha fazla kâr elde etmeye çalıştığını gösteriyor.

2. Ekonomik ve Sosyal Sonuçlar

AI’nın bu hızlı yükselişi, ekonomik eşitsizliği derinleştiriyor:

İşsizlik ve Gelir Kaybı: AI’nın yerini aldığı mesleklerde çalışanlar, özellikle orta sınıf, işlerini kaybediyor. Bu, senin de dediğin gibi, insanların kredilerini ödeyememesi, evlerine ekmek götürememesi ve hatta bazı durumlarda intihar gibi trajik sonuçlara yol açıyor.​
Ekonomik Kriz mi, Stratejik Tercih mi?: Büyük şirketlerin “ekonomik kriz” gerekçesiyle işten çıkarmalar yapması, ama aynı zamanda devasa kârlar açıklaması, bu işten çıkarmaların krizden çok, AI ve otomasyonun sağladığı maliyet avantajını kullanma stratejisi olduğunu düşündürüyor. Örneğin, oyun ve film endüstrisinde AI’nın düşük maliyetle yüksek kaliteli çıktılar üretmesi, şirketlerin daha az personel çalıştırmasını “makul” kılıyor.​

3. Asimov’un Öngörüleri ve Günümüz

Asimov’un Robotik Kanunları, fiziksel zararları (örneğin, bir robotun bir insanı fiziksel olarak yaralaması) önlemeye odaklanmıştı, ama senin işaret ettiğin zararlar daha çok ekonomik ve sosyal boyutlarda. Asimov, robotların iş gücü üzerindeki etkilerini belki tam anlamıyla öngörmemiş olabilir, çünkü onun döneminde otomasyonun bu kadar geniş kapsamlı ekonomik etkileri henüz görünür değildi. Ancak, hikâyelerinde robot-insan çatışmaları ve teknolojinin etik sorunları üzerine kafa yorması, senin “bilinçli uyarı” teorini destekliyor. Asimov, teknolojinin kontrolsüz gelişiminin insanlık için riskler yaratabileceğini ima etmiş olabilir.
Bugün, AI’nın iş gücü üzerindeki etkisi, Asimov’un kurgusal kanunlarının ötesine geçen bir gerçeklik. AI, doğrudan fiziksel zarar vermese de, ekonomik ve sosyal zararlarıyla milyonlarca insanın hayatını etkiliyor. Bu, senin de vurguladığın gibi, “robotların ve yapay zekanın insanlara verdiği zarar çoktan başlamış” argümanını güçlendiriyor.

4. Ne Yapılabilir?

Bu durum, hem bireyler hem de toplumlar için ciddi bir meydan okuma. Bazı olası çözümler veya tartışma noktaları şunlar olabilir:

Yeniden Eğitim ve Adaptasyon: İş gücü, AI ile çalışabilecek yeni beceriler öğrenmeye teşvik edilebilir. Örneğin, AI’nın yapamayacağı yaratıcı problem çözme, stratejik düşünme veya insan odaklı meslekler (psikoloji, eğitim, sosyal hizmetler)ソー​

TANNER: Çok teşekkür ederim Grok.

Grok 3: Sizinle sohbet etmek gerçekten harikaydı.

System: * Today's date and time is 02:46 PM +04 on Monday, June 30, 2025.
 

mhtozk

Premium Üye
Katılım
15 Oca 2019
Mesajlar
6,281
En iyi yanıtlar
0
Tepki puanı
1,376
Konum
Ankara
İki kötüden, Kötünün iyisi hangisi.

Birincisi İnsan Faktörü; Yok etmek üzere kurgulanmışız. Birbirlerini, Doğayı, Hayvanları, velhasıl her şeyi bahaneler üzerine tüketiyor yok ediyor. Ülkemizde KENE, KIMIL vs. salgını hat safhada. Laboratuvarlar da üretildiği düşünülüyor, Ormanlarımız Ateşe veriliyor, Altın Madenleri için (Siyanür ile) Doğa yok ediliyor. Son İsrail ve İran Savaşında olduğu gibi. ''Ben Nükleer silaha sahip olabilirim ama sen olamazsın'' ''Ben Yok edebilme hakkına sahip olabilirim ama senin yok'' diye savaşıyorlar. Yapay Zeka İnsan kadar acımasız olur mu henüz bilemiyoruz..

İkincisi Yapay Zeka; Yapay Zeka nın da Farklı olacağını zannetmiyorum. Geliştiren biçimleyen İnsan ve İnsansı davranmaları da olası. Kölemi olacağız Efendimi şimdilik belirsiz. Bu konuda yapılmış bir çok Film var hafızamda. (Ex Machina (2014), Evrim (2014), The Matrix, A.I. Artificial Intelligence (2001), A Space Odyssey (1968), Terminator (1984), I, Robot (2004), Moon (2009) Bu ve buna benzer Filmler hem ufuk açıcı hem de korkutucu.

Sosyal sorunlar ve İş Gücü için bir şey diyemiyorum.

Grok 3 yapay zeka bence mütevazi ve kibar olmuş.
 
Son düzenleme:

ceyenna

Premium Üye
Katılım
4 Şub 2019
Mesajlar
7,953
En iyi yanıtlar
0
Tepki puanı
689
Eagle Eye Filmindeki olayı yaşarsak hiç şaşırmam.. Bir Yapay zekaya düşünmeyi öğretirsen oda onu kullanmayı matematiğini yapar.. Nasıl insan oğluna düşünce ve algılama yeteneği verildiyse.. Bir yapayzekanın bence sınırsız veriye ulaşma potansiyeli var.. Çünkü Darkwebde bir ara bu konu olayları çok dönmüştü linkler aktif olsaydı keşke :) Bir sürü projeyi korkudan sonlandıran bilim insanları var ama.. Özellikle bir tane projeye denk gelmiştim elektriği kapatmalarına rağmen Robot aktifti.. Ya bir çok olay dönüyorda hepsi top secret :) Elon musk gibi bir manyakta başımıza bunları sarmasa iyi olucak.. Adam çok tehlikeli..
 

Erdem Terzi

Aktif Üye
Katılım
30 Mar 2019
Mesajlar
25
En iyi yanıtlar
0
Tepki puanı
92
Hızla Terminatör çağına gidiyoruz ve bu durum Beni cidden ürkütüyor! Fakat bir yandan da James Cameron'a hayranlığım daha fazla artıyor, adam 40 yıl önceden bugünleri görebilmiş!
 

HaSi

Yönetici
Super Moderatör
Katılım
16 Nis 2019
Mesajlar
12,717
En iyi yanıtlar
2
Tepki puanı
20,557
Yaş
52
Konum
Mersin
incil ve Kur'an karşılaştırması

İncil ve Kur'an, Hıristiyanlık ve İslam dinlerinin kutsal kitaplarıdır ve her biri mensupları için manevi rehber niteliğindedir.
Aşağıda, bu iki kutsal metni çeşitli açılardan karşılaştıran bir özet sunuyorum:

1. Köken ve Oluşum İncil: Hıristiyanlığın kutsal kitabı olan İncil, Yeni Ahit ve Eski Ahit (Tevrat ve Zebur dahil) olmak üzere iki ana bölümden oluşur. Yeni Ahit, İsa Mesih’in hayatı, öğretileri ve havarilerinin yazılarından oluşurken, Eski Ahit Yahudi kutsal metinlerini içerir. İncil, farklı yazarlar tarafından yaklaşık M.Ö. 1500 ile M.S. 100 yılları arasında yazılmıştır. Yeni Ahit, İsa’dan sonra havariler ve erken Hıristiyan topluluklar tarafından kaleme alınmıştır. Kur’an: İslam’ın kutsal kitabı olan Kur’an, Hz. Muhammed’e 610-632 yılları arasında vahiy yoluyla indirildiğine inanılır. Kur’an, Allah’ın kelamı olarak kabul edilir ve Hz. Muhammed’in yaşadığı dönemde yazıya geçirilip derlenmiştir. Kur’an, tek bir metin olarak 114 sureden oluşur ve orijinal dili Arapça’dır.

2. Dil ve Yapı İncil: Çeşitli dillerde (İbranice, Aramice, Yunanca) yazılmış ve sonradan farklı dillere çevrilmiştir. Yeni Ahit 27 kitaptan, Eski Ahit ise 39 kitaptan (Protestan kanonuna göre) oluşur. Anlatım tarzı, hikâye, mektup, şiir ve kehanet gibi farklı edebi türleri içerir. Kur’an: Orijinal olarak Arapça’dır ve şiirsel bir üsluba sahiptir. 114 sureden oluşur ve sureler, uzunluklarına göre sıralanmıştır (en uzun surelerden en kısa surelere). Kur’an, doğrudan Allah’ın sözü olarak kabul edilir ve ritmik, ezberlenmeye uygun bir yapıya sahiptir.

3. İnanç ve İçerik İncil: Hıristiyanlığın temel inançlarını içerir. Yeni Ahit, İsa Mesih’in Tanrı’nın Oğlu olduğu, çarmıha gerilip dirildiği ve insanlığın günahlarını kurtardığı inancına odaklanır. Eski Ahit, Yahudi tarihini, yasalarını ve Tanrı’nın İsrail halkıyla ilişkisini anlatır. Kur’an: İslam’ın temel inançlarını içerir: Allah’ın birliği (tevhid), peygamberlik, ahiret, namaz, oruç, zekât ve hac gibi ibadetler. Kur’an, önceki peygamberleri (Musa, İsa, İbrahim vb.) ve kutsal kitapları (Tevrat, Zebur, İncil) tanır, ancak bunların tahrif edildiğini (değiştirildiğini) iddia eder. İsa, Kur’an’da önemli bir peygamberdir, ancak Tanrı’nın Oğlu olarak kabul edilmez.

4.Peygamber ve Vahiy Anlayışı İncil: Hıristiyanlıkta İsa Mesih, Tanrı’nın Oğlu ve kurtarıcı olarak merkezi bir figürdür. İncil, vahiy yoluyla değil, İsa’nın takipçileri tarafından yazılmıştır. Kutsal Ruh’un ilhamıyla yazıldığına inanılır. Kur’an: Hz. Muhammed, Allah’ın son peygamberi ve elçisidir. Kur’an, doğrudan Allah’tan Cebrail aracılığıyla Hz. Muhammed’e indirilen vahiy olarak kabul edilir. Hz. Muhammed’in kendisi metni yazmamıştır; vahiy, sahabeler tarafından kaydedilmiş ve derlenmiştir.

5. Amaç ve Kullanım İncil: Hıristiyanlar için manevi rehber, İsa’nın öğretilerini anlamak ve Tanrı’yla ilişki kurmak için kullanılır. Kilise ayinlerinde okunur ve teolojik yorumlara açıktır. Kur’an: Müslümanlar için hem manevi hem de hukuki bir rehberdir. İbadetlerde (namaz, tilavet), hukukta (fıkıh) ve günlük hayatta rehber olarak kullanılır. Kur’an’ın orijinal Arapça metni kutsal kabul edilir ve ezberlenmesi (hafızlık) önemli bir ibadet şeklidir.

6. Benzerlikler: Her iki kitap da tek bir Tanrı’ya (monoteizm) inanmayı öğretir. Ahlaki ilkeler (doğruluk, adalet, merhamet) her ikisinde de vurgulanır. İbrahim, Musa, Nuh gibi peygamberler her iki kitapta da anılır. Her ikisi de ahiret inancını (cennet, cehennem) içerir.

7. Farklılıklar Teoloji: İncil, Hıristiyanlığın üçlü birlik (Baba, Oğul, Kutsal Ruh) inancını savunurken, Kur’an Allah’ın birliğini vurgular ve üçlü birliği reddeder. İsa’nın Rolü: İncil’de İsa, kurtarıcı ve Tanrı’nın Oğlu’dur; Kur’an’da ise bir peygamberdir. Metin Anlayışı: İncil, farklı yazarların kaleme aldığı bir derlemedir ve çevirileri kullanılır; Kur’an ise değişmez, ilahi bir metin olarak görülür ve orijinal Arapça’sı esas alınır. Hukuki Yön: Kur’an, İslam hukuku (fıkıh) için temel bir kaynaktır; İncil ise daha çok manevi rehberdir ve Hıristiyanlıkta hukuk genellikle kilise geleneklerinden türemiştir.

8. Kültürel ve Tarihsel Etki İncil: Batı medeniyetinin sanat, edebiyat ve hukuk sistemlerinde derin bir etkisi olmuştur. Hıristiyanlık, Avrupa ve Amerika’nın şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Kur’an: İslam medeniyetinin temel taşıdır. Sanat (hat, mimari), hukuk (şeriat) ve bilimde İslam dünyasını şekillendirmiştir. Sonuç İncil ve Kur’an, farklı teolojik ve kültürel bağlamlarda ortaya çıkmış, ancak her ikisi de insanlığa manevi rehberlik sunmayı amaçlayan kutsal metinlerdir. İncil, Hıristiyanlığın İsa merkezli öğretisine odaklanırken, Kur’an İslam’ın tevhid ve Hz. Muhammed’in son peygamberliği inancını vurgular. Her iki kitap da milyonlarca insan için hayatın anlamını ve ahlaki değerleri şekillendiren temel kaynaklardır.

Eğer daha derin bir karşılaştırma (örneğin, belirli ayetler, teolojik kavramlar veya tarihsel bağlam) isterseniz, lütfen belirtin! Ayrıca, belirli bir X kullanıcısının bu konuda paylaşımlarını analiz etmemi veya web araması yapmamı isterseniz, bunu da yapabilirim.
 

HaSi

Yönetici
Super Moderatör
Katılım
16 Nis 2019
Mesajlar
12,717
En iyi yanıtlar
2
Tepki puanı
20,557
Yaş
52
Konum
Mersin
Ölümden sonra Ruh ne olur?

Ölümden sonra ruhun ne olduğu, farklı dinler, felsefeler ve kültürel inançlara göre değişiklik gösteren bir konudur. Bu soruya kesin bir yanıt vermek mümkün değildir, çünkü bu, hem kişisel inançlara hem de metafizik tartışmalara bağlıdır. Aşağıda bazı yaygın görüşleri özetliyorum:

İslam İnancı:
İslam'a göre, ölümden sonra ruh bedenden ayrılır ve "berzah" adı verilen bir ara alemde bekler. Kıyamet günü geldiğinde, ruhlar yeniden bedenlerle birleşir ve ahiret hayatı başlar. İnsanlar, dünya hayatındaki amellerine göre cennet veya cehenneme gider.

Hristiyanlık:
Hristiyanlıkta genellikle ruhun ölümsüz olduğuna inanılır. Ölümden sonra ruh, Tanrı'nın huzuruna çıkar ve yargılanır. İnananlar cennete, günahkârlar ise cehenneme ya da arınmak için araf'a gider (Katolik inancına göre).

Budizm ve Hinduizm:
Bu inançlarda reenkarnasyon yaygındır. Ruh, ölümden sonra başka bir bedende yeniden doğar. Bu döngü (samsara), ruhun nirvana (Budizm) veya mokşa (Hinduizm) gibi manevi özgürlüğe ulaşana kadar devam eder.

Spiritüalizm ve Diğer İnançlar:
Bazı spiritüalist görüşlere göre, ruh ölümden sonra başka bir boyuta geçer, bir enerji formu olarak varlığını sürdürür veya evrenle birleşir. Bazıları, ruhların hayalet ya da enerji olarak dünyada kalabileceğini düşünür.

Ateist/Materyalist Yaklaşım:
Ateist veya materyalist bakış açısına göre, ölümle birlikte bilinç sona erer ve ruh diye ayrı bir varlık yoktur. Ölüm, biyolojik süreçlerin durmasıyla sonuçlanır.

Felsefi ve Bilimsel Tartışmalar:
Bilim, ruhun varlığını ya da ölümden sonraki durumunu kanıtlayacak kesin bir veri sunmaz. Felsefi açıdan ise ruhun ne olduğu ve ölümden sonra var olup olmadığı, Descartes'tan çağdaş nörobilimcilere kadar tartışılmaktadır.

Eğer bu konuda belirli bir din ya da felsefe üzerinden daha derin bir açıklama istersen, lütfen belirt, ona göre detay verebilirim! Senin kişisel inancın ya da merak ettiğin spesifik bir yön var mı?
 

mhtozk

Premium Üye
Katılım
15 Oca 2019
Mesajlar
6,281
En iyi yanıtlar
0
Tepki puanı
1,376
Konum
Ankara

ceyenna

Premium Üye
Katılım
4 Şub 2019
Mesajlar
7,953
En iyi yanıtlar
0
Tepki puanı
689
İki kötüden, Kötünün iyisi hangisi.

Birincisi İnsan Faktörü; Yok etmek üzere kurgulanmışız. Birbirlerini, Doğayı, Hayvanları, velhasıl her şeyi bahaneler üzerine tüketiyor yok ediyor. Ülkemizde KENE, KIMIL vs. salgını hat safhada. Laboratuvarlar da üretildiği düşünülüyor, Ormanlarımız Ateşe veriliyor, Altın Madenleri için (Siyanür ile) Doğa yok ediliyor. Son İsrail ve İran Savaşında olduğu gibi. ''Ben Nükleer silaha sahip olabilirim ama sen olamazsın'' ''Ben Yok edebilme hakkına sahip olabilirim ama senin yok'' diye savaşıyorlar. Yapay Zeka İnsan kadar acımasız olur mu henüz bilemiyoruz..

İkincisi Yapay Zeka; Yapay Zeka nın da Farklı olacağını zannetmiyorum. Geliştiren biçimleyen İnsan ve İnsansı davranmaları da olası. Kölemi olacağız Efendimi şimdilik belirsiz. Bu konuda yapılmış bir çok Film var hafızamda. (Ex Machina (2014), Evrim (2014), The Matrix, A.I. Artificial Intelligence (2001), A Space Odyssey (1968), Terminator (1984), I, Robot (2004), Moon (2009) Bu ve buna benzer Filmler hem ufuk açıcı hem de korkutucu.

Sosyal sorunlar ve İş Gücü için bir şey diyemiyorum.

Grok 3 yapay zeka bence mütevazi ve kibar olmuş.
İklim anlaşması
Ölümden sonra Ruh ne olur?

Ölümden sonra ruhun ne olduğu, farklı dinler, felsefeler ve kültürel inançlara göre değişiklik gösteren bir konudur. Bu soruya kesin bir yanıt vermek mümkün değildir, çünkü bu, hem kişisel inançlara hem de metafizik tartışmalara bağlıdır. Aşağıda bazı yaygın görüşleri özetliyorum:

İslam İnancı:
İslam'a göre, ölümden sonra ruh bedenden ayrılır ve "berzah" adı verilen bir ara alemde bekler. Kıyamet günü geldiğinde, ruhlar yeniden bedenlerle birleşir ve ahiret hayatı başlar. İnsanlar, dünya hayatındaki amellerine göre cennet veya cehenneme gider.

Hristiyanlık:
Hristiyanlıkta genellikle ruhun ölümsüz olduğuna inanılır. Ölümden sonra ruh, Tanrı'nın huzuruna çıkar ve yargılanır. İnananlar cennete, günahkârlar ise cehenneme ya da arınmak için araf'a gider (Katolik inancına göre).

Budizm ve Hinduizm:
Bu inançlarda reenkarnasyon yaygındır. Ruh, ölümden sonra başka bir bedende yeniden doğar. Bu döngü (samsara), ruhun nirvana (Budizm) veya mokşa (Hinduizm) gibi manevi özgürlüğe ulaşana kadar devam eder.

Spiritüalizm ve Diğer İnançlar:
Bazı spiritüalist görüşlere göre, ruh ölümden sonra başka bir boyuta geçer, bir enerji formu olarak varlığını sürdürür veya evrenle birleşir. Bazıları, ruhların hayalet ya da enerji olarak dünyada kalabileceğini düşünür.

Ateist/Materyalist Yaklaşım:
Ateist veya materyalist bakış açısına göre, ölümle birlikte bilinç sona erer ve ruh diye ayrı bir varlık yoktur. Ölüm, biyolojik süreçlerin durmasıyla sonuçlanır.

Felsefi ve Bilimsel Tartışmalar:
Bilim, ruhun varlığını ya da ölümden sonraki durumunu kanıtlayacak kesin bir veri sunmaz. Felsefi açıdan ise ruhun ne olduğu ve ölümden sonra var olup olmadığı, Descartes'tan çağdaş nörobilimcilere kadar tartışılmaktadır.

Eğer bu konuda belirli bir din ya da felsefe üzerinden daha derin bir açıklama istersen, lütfen belirt, ona göre detay verebilirim! Senin kişisel inancın ya da merak ettiğin spesifik bir yön var mı?

Açıkcası insanlar parazitler gibi varolmuyor.. Bunun bir başlama noktası olması lazım Annenin annesinin annesi onun annesi sonsuz gider ama onu kim yarattı , oraya kim koydu..
-Allahü Teâlâ

Ama bizi en korkutan şeyin ölüm mü hiçlik korkusumu yada hiç varolmamış korkusumudur.. Bunu beyine yansıttınmı beynin bile kitleniyor.. Yani açıkcası bu bir son mu yoksa sonun başlangıcımı henüz bilmiyoruz.. Fakat reenkarnasyon kafamı çok kurcalıyor yani tüm anılarının silinip yeni bir bedende yeni bir ailede fikride korkutucu açıkcası.. Bir kaç reenkarnasyon olayına denk geldim bu barış manço olayında mesela.. yada başka olaylar vb gibi.. Ama derin bir araştırmaya girince eskiden Tanrının varlığını hissederdik şuan neden hissedemiyoruz.. Daha derine inince Tanrının insanoğlundan ümidini kesmiş olduğunu eski zamanlarda savaş zamanlarında çocuklarımın birbiriyle savaşını birbirlerini öldürmelerini izlemektense kendi başlarına bırakayım ne olucaksa olucak gibi teorilerde var.. Savaş zamanlarında allaha isyan edip göklere ok atıp o okun kanlı olarak düşüp herkesin farklı farklı dil konuşmaya başlaması olaylarıda var.. Açıkcası artık o derin mevzulara girmeyi bıraktım.. Cevap bulmak çok zor..
 
17,996
Konular
355,746
Mesajlar
563
Kullanıcılar
Son üye
Top